Haber Giriş Tarihi : 16.11. 2023 07.19  Haber Güncellenme Tarihi : 16.11.2023 07.19

Muhabirlikte 24 yılı geride bırakmış halen Çorum Haber ve Anadolu Ajansı’nda çalışmayı sürdüren Tugay Göktürk’le gazetecilik ve muhabirlik üzerine çok keyifli bir röportaj yaptık. Muhabirliğe ne zaman başladı ? Hangi olayla muhabirliğe ilk adımını attı ? Bu işi neden seçti ? Muhabirliğin zor tarafları neler ? Ajans muhabiri olmasının diğer muhabirlerden farkı nedir ? Yeni medyayı işinde nasıl kullanıyor ? Türkiye gündemine oturmuş bir haberi var mı, varsa ne ? Muhabir olmasaydı hangi meslekle uğraşırdı ? Bir muhabir nasıl olmalı ? Muhabir olacaklara tavsiyeleri neler ? sorularını tüm içtenliğiyle cevapladı.

Muhabir olmak ne demek her açıdan açıklayan Tugay Göktürk’le, “TT” olmuş haberini dinlerken heyecanlanmamak elde değildi. Bir de ofise gelmeden içindeki o gazetecilik “zehri” ( Kendi deyimiyle ) sayesinde yine gördüğü bir olay karşısında kayıtsız kalmamıştı ve çektiği fotoğrafı da benimle paylaştı. İşinin artık onun için yaşam tarzı olduğunu ve işini nasıl sevdiğini anlattıklarından sonra bir de görmüş oldum. Ayrıca bu işi herkesin yapmamasını da özellikle belirtti.

Hazırsanız Çorum Haber ve Anadolu Ajansı muhabiri Tugay Göktürk’le gerçekleştirdiğim röportaja geçelim…

 

- Muhabirliğe ne zaman başladınız ?

- 24 yıl önce.

- Hangi olaydan sonra aklınıza ilk nasıl geldi muhabir olmak ?

-Bir olay değil. Okuldayken gazete dağıtıp para kazanmayı düşündüm. Böyle başladım. Önce gazete dağıttık sonra spor haberlerine gönderdiler bizi. Çok keyif almadım spordan hala da keyif almıyorum onlardan. Ceza alıyım da stada gitmeyim diye planlarım bile var yani. Sonra burada uzun yıllar gazetecilik yapan yerelde bir ağabeyimle bir habere gittim bir gece. O gün benim için gazeteciliğe başladığım gün, asıl o gündür. O haberde zehri aldım, net yani.

- Bu işi neden seçtiniz ?

- Aslında bir seçim veya tercih değildi tamamen kendiliğinden gelişen bir şey oldu. Sonra da benim üzerime oturdu kaldı yani. Kafamda belirlediğim bir meslek, iş değil yani.

- Spontane mi deniyor ona ?

- Gazetecilerin ortamı hoşuma gitti, demokrat bir ortam. Herkesin her şeyi paylaşabildiği, her türlü fikrin açık olarak kullanılabildiği tek ortam diyebilirim yani. O da hoşuma gitti benim yani insani bir boyutu var.

- Muhabirliğin zor tarafları nelerdir ?

- Mesai kavramı yok, haber üretmek durumundasın, süreklilik isteyen bir meslek. Gece 2’de de haber olur, sabah 5 ‘de de haber olur ve bunlara üşenmeden, erinmeden kalkıp gidip doneleri toplayıp gerekeni yapmak gerekiyor. Zor tarafı bu.

- Mesai kavramı yok yani ?

- Mesai kavramı yok muhabirlikte. Biz sahada çalışan insanlarız, masa başındakiler gibi 8-5 bizde yok. Sürekli sahadayız yani 7/24 . Tatil gününde bile habere gidersin yani, bizde öyledir.

- Ajans muhabirinin diğer muhabirlerden farkı nedir ?

- Bir şekilde ajans senin bir yerde önünü açabiliyor. Bazı şeylere ulaşman ajans kanalıyla daha kolay olabiliyor. Sana hem bilgi hem teknoloji anlamında gazetecilikte daha ileri gitmen için birçok şey katabiliyor. Birçok bildiğini düşündüğün şeyin yanlış olduğunu… Yani bir okul gibi diyebilirim. Sürekli öğretici bir şey. Ajansta kendini sürekli geliştirirsin.

- Okul yani.

- Tabi ajans gelişir, ajanstaki yeni gelişmeler sana gelir, sen gelişirsin. Okul gibi diyebilirim yani.

- Anadolu Ajansı sizin için ne ifade ediyor ?

- Milli mücadele, Kurtuluş Savaşı, haber alma, haber yayma. Anadolu Ajansı, dünya haber ajansları arasında yerini almış ama gerçekten kurulma amacı bile tamamen milli olan bir kuruluş. Anadolu Ajansı, Türkiye’nin düzgün ellerde yüz akı, hayat boyu okul, hayat boyu öğrenme.

- Yeni medyayı işinizde nasıl kullanıyorsunuz ?

- Yeni medya dediğimiz olay teknolojiyle birbirine tamamen bağlı, haberlerin anında servis edildiği, bekletilmediği, her an her şeyin haber olduğu bir durum gibi bana göre. Burada teknolojiyi kullanmak, hızlı bir şekilde haber yapmak, üretmek, servis etmek çok güzel bir şey. Ama bu işi yaparken bazı şeyleri gözetmek gerekiyor : Haberi yapıyorsun ama yaptığın haber bireysel olarak insanlara zarar verir mi ? Ülkeye zarar verir mi ? Bulunduğun şehre zarar verir mi ?

- Önceliğin yani.

- Öncelik, insan odaklı çalışacaksın, kimsenin kişilik haklarına müdahale etmeden, gerçekten kamuoyunu ilgilendiren konular üzerinden gideceksin. Şimdi bizim yeni haber olayında sosyal medya haberciliği ön planda. Gördüğüne kendisi senaryo yazıp haberleştiren de var. 1 saat, 2 saat bunun araştırmasını yapıp olayın aslını ortaya çıkartıp gerçek haberi sunanlar da var. Birazcık bilgi kirliliği, bilgi çöplüğü gibi durumu var.  Ama düzgün kullanılırsa yeni medya faydalı, düzgün kullanıldığı sürece faydalı.

- Yerelde yaptığınız bir haberin, Türkiye gündemine dahil olduğu bir haber var mı ?

- Tabi.

- En belirgini ne onlardan ? Türkiye gündemine oturmuş yerelde kendinizin yaptığı bir haber ?

-Sadece bir tane iyimser bir haberden bahsedeyim.70’li yaşlarında alzheimer hastası bir teyze var, hastanede tedavi görüyor, alzheimer unutkan biliyorsun yani. Her şeyi unutuyor. Hastaneye gelmiş bir şekilde ama tedavi süreci uzun sürdüğü için gece geç saatlere kadar kalıyor burada. Onu evine götürebilecek bir vasıta yok, otobüs de yok.Hastane polisi haber merkezinden teyzeye yardımcı olunması için ekip istiyor.Ekip gönderiyorlar, teyzeyi alıyorlar arabaya, evine kadar götürüyorlar.Ama teyzenin evi 5.katta.

- Asansör de yok herhalde.

-Asansörlük bir durum var mı yok mu orasını tam bilemiyorum, asansör olsa bile kullanacak durumda mı onu da bilemiyorum. Muhtemelen asansör de arızalıymış o gün, varsa bile tam hatırlamıyorum şimdi onu. Polislerden bir tanesi teyzeyi sırtlıyor, 5.kata kadar merdivenlerden çıkartıyor. Elimde 4 saniyelik bir görüntü var. Bu 4 saniyelik görüntüyle ben haberi yaptım “ TT ” oldu, Türkiye gündemine oturdu bu görüntü. Ve o zamanki İçişleri Bakanı ben haberi yaptıktan 15 dakika sonra haberin linkiyle birlikte paylaşımda bulundu. Daha sonrasında biz o polislerle birlikte teyzenin evine gittiğimizde ilginç bir şekilde alzheimer olan, hiçbir şeyi hatırlamayan teyze, o polisi hatırladı direkt. Teşekkürlerini sundu vs. Bunun devam haberi olarak da o polisin memleketindeki ajans muhabiri arkadaşımızla biz iletişime geçtik, ailesiyle tekrar bir haber yaptırdık “ Oğlunuz böyle bir olayla gündeme geldi. ”

- Siz mi yaptınız haberi ?

- Onu oradaki muhabirimiz yaptı, Osmaniye muhabirimiz yaptı. Ve onlar da çok gururlanmışlar, Çorum çok gururlandı.Mesela o konu Çorum için güzel bir etikettir.Tabi bizim siyasetçilerimiz veya Çorum’un önde gelenleri tarafından takdirini görmedik ayrı bir mevzu.(Gülüyor)

Hiçbiri bunu değerlendirmedi, hiçbiri bunu görmedi. Niye ? Çünkü onlar için kendi haberleri daha önemli, 3 kişinin 5 kişinin okuduğu haberlerden bahsediyorum. Çorum, Türkiye’de reklam olmuş,        “ TT ” olmuş Twitter’da, bildiğim kadarıyla da 1 hafta süreyle “ TT “ olmuş bu haber vs.

- Haberin başlığı neydi, hatırlıyor musunuz ?

- Hiç hatırlamıyorum, çok haber yaptım, milyon haberim var yani.

- Videolu haber değil mi ?

- Videolu haber, hem fotoğraf hem video.

- Anadolu Ajansı’ndan ?

- Yok o zaman İhlas Haber Ajansı’ndaydım.

- Muhabir olmasaydınız ne olurdunuz ?

- Gazeteci olurdum.(Gülüyor)

- Bu soru çok saçma bir soru. Çünkü bu iş benim iki çocuğumdan sonra üçüncü çocuğum gibi bir şey hatta bunun adı asayiş, ekonomi, siyaset, gündem, toplantı vs. ismi de değişebilen bir çocuk gibi düşün bunu sen. Ben çok seviyorum bu işi. Benim çalışma şartlarımı Çorum ‘da kaldırabilecek başka birinin olduğunu düşünmüyorum, şu an için. Şu an için yok. Çünkü 1 saat, 2 saatlik uykuyla bazen hiç uyumadan devam ettiğim oluyor. Şey bu bağımlılık… Öyle söyleyeyim sana. Aşırı sevgi, kara sevda gibi bir şey bendeki. ( Gülüyor )

Eşim bile mesela işimle kendini hiçbir zaman kıyaslamaya koymaz. Kıyaslamaz da gerçekten yani. İyi ki bu mesleği yapıyorum, severek yapıyorum.Bir şansım daha olsaydı, alaylıyım ben, 4 yıllık okulunu da bitirir sonunu kadar giderdim, bu saatten sonra olmaz o iş.

- Bir haber ajansının muhabiri nasıl olmalı ?

- Bir kere ahlaklı olmalı, insan olmalı, aktif olmalı, sürekli üretken olmalı, herkesin baktığı gibi bakmamalı olaylara, kişilere, yerlere. Onun için haber konusu diye bir şey olamaz yani her şey onun için haber konusu olmalı.

- Gördüğü her şey haber olmalı.

- Her şeyi habere dökebilir. Mesela az önce ben İskilip yolunda giderken bir taşıma şirketinin (!) arabasının görüntüsünü çektim. Şöyle bir görüntü aldım. Şöyle bir taşıma şirketi (!) , evden eve, ilden ile taşıma şirketi olayı var.

Biz 8-10 gazeteci gittik oraya, bu görüntüyü alan tek benim. Bu olayın haber değeri olduğunu görüp o görüntüyü alan benim. Bu da ajans muhabiri olduğum için beni onların da bir tık önüne geçirdiğini düşünüyorum. Çünkü biz artık farklı bakıyoruz her şeye. Yani bir çatının ucundaki bir parça sallanıyorsa benim için haberdir, birinin başına düşebilir bu, birini öldürebilir.

- Başta demiştiniz “ O zehri aldım.” diye. O zehri aldıktan sonra her şey farklı gelmiştir zaten diye düşünüyorum.

- İlk başladığımda tabi zehri aldık biz, bir haberle aldım ben o asıl olayını, kamuoyunu aydınlatma olayını.

- Neydi o haber ?

- Yine asayiş haberiydi ama şöyle hem asayiş hem de kamuyu çok yakından ilgilendiren bir haber, dayak yiyecektik biz orada. Bir üç kağıtçılık olayı vardı. Üstü kapatılmış ama çok insanı ilgilendiren bir vurgunun olayıydı. Biz bunu ortaya çıkardığımızda bizi dövmek için geldiler.

- Gerçekten mi ?

-Tabi. Ama olmadı öyle bir şey. Tedbirimizi almıştık.

- İHA ‘da mı çalışıyordunuz o zaman ?

- Hayır o zaman yereldeydim ben, gazetedeydim. İnternet falan yoktu o zaman yani. Umut Radyo vardı mesela Dost Radyo vardı, Radyo Merhaba vardı.

- 1990’ların sonu, 2000’lerin başı herhalde.

- 1997 ya da 1998 olması lazım. O zaman kömür yanıyordu evlerde, mevzu kömürle alakalı bir durumdu, halkı dolandırmışlardı vs. Yanmayan kömür vermişler, paraları almışlar, kömürleri geri kabul etmemişler, değişiklik yok, insanlar sıkıntıya girdi vs. Böyle bir olaydı, çok hoşuma gitti. Niye ? Birilerine yardımcı olduk biz orada, biz ortaya çıkarttık.

- Suçlu siz oldunuz sonra ?

- Yok. Adli boyuta biz taşıdık, devlet gerekeni yaptı. İnsanlar haklarını aldılar. Çok hoşuma gitti yani. Mağdurların, mağduriyetinin giderilmesi noktasında ilk adımı biz atmış olduk, cesareti biz göstermiş olduk.

- Oradan da bu muhabirliğin verdiği hazzı aldınız yani ?

- Aldım. Sonra hiç meraklı bir insan değildim, ben her şeyi merak eder oldum yani, her şeyin altında bir şey aradım.

- Hala öyle misiniz ?

- Hala öyleyim. Ama dediğim gibi gazeteci kimliğine sahip olan bir insanın önce ahlaklı olması lazım, kendini nasıl görüyorsa karşısındakini öyle görmesi lazım. Kendi için olumsuz olan bir şeyin karşısındaki için de olumsuz olabileceğini çok iyi bilmesi lazım.

- Empati yapması lazım o zaman.

- Bir haberi yaparken, bu haberin yıllarca şu anki ortamda, teknoloji ortamında, sosyal medya ortamında yıllarca orada kalacağını ve birçok insanın bunu her gördüğünde acı bir olaysa yani acı bir olay yaşamışsa birçok insanın bunu her gördüğünde aynı acıyı tekrar katlana katlana yaşayacağını hesap etmesi lazım. Görüntü alırken, fotoğraf alırken insanların gözünün önüne unutulmayacak fotoğraflar, acıyla alakalı koymaması lazım. Haberimizde bu tabi tek bir kategori değil bir sürü kategori var yani bir konuşma vardır, dili sürçebilir adamın. Onu fark ediyorsan, o konuşmayı ayıklayabilirsin. Ama kasıtlı konuşuyorsa gerekeni yaparsın. Bir asayiş haberine gitmişsindir, gerçekten bir dram vardır ortada bu dramı sırf “Ben bundan prim yapayım, çok daha iyi bir okunma oranı olsun.” vs. diyerek yaparsan o dramı yaşayan insanlara ikinci bir dramı da yaşatabilirsin.

- Dikkatli olması lazım her açıdan yani gazetecinin.

- Dikkatli olması lazım, ayıklayabilmesi lazım.

- Aslında ince düşünmesi lazım o zaman gazetecinin.

- Şimdi şöyle, adliyede karar veren hakimle, kalemiyle yazı yazan gazeteci arasında bence hiçbir fark yok. Yanlış bir yazı birçok insana mal olabilir, yanlış bir karar bir insanın hayatına mal olabilir yani. İkisi tamamen bence kesişiyor. Vebali de var bu işin, bir haber yapıyorsun, tek taraflı yaptığın haberden vebal alabilirsin.Aslında haberi yaptığın kişi belki kusurludur, karşı taraf kusursuzdur.Sen burada insanları ona karşı cephe aldırabilirsin de yani.Onun için çok araştırman gerekiyor, çok detaylara dikkat etmen gerekiyor.

- Aslında bir muhabirin kişiliğinin nasıl olması gerekiyor, ona cevap verdiniz.

- Tabi, verdim. Ahlak ön planda olması lazım. Bir gazeteci bilgiyi kendi toparlayacak vs. ama  dedikodusal bir yoldan çıkarak bir haber araştırıyorsa dahi resmi kaynağa ulaşmadan o haberi yayınlamaması gerekir diye düşünüyorum, birebir görmediği, şahit olmadığı bir olayda.

- Doğru olan da bu zaten.

- Doğru olan resmi kaynaktan açıklamayı alacak. Resmi kaynaktan açıklama alamadı mı ? İddia üzerine kurar ve kaynaklardan açıklama beklersin, bunu yazarsın. Yapmak zorunda kalırlar. Ama dediğim gibi resmi bilgi olmadan yapılan her haber bence havada kalan bir haberdir.

- Muhabir olacaklara tavsiyeleriniz nelerdir ?

- Olmasınlar. Herkesin harcı değil muhabir olmak.

- Gerçekten mi ?

- Gerçekten. Yani şöyle söyleyeyim, bizim buraya bir sürü stajyer geliyor gidiyor. Seni kast etmiyorum bu arada, senin yolun farklı olduğu için söylüyorum. Hava için eğer bu işe soyunuyorlarsa, bu işin havasıydı… Kesinlikle bizim mesleğimizin adını kirletmesinler. Bir de herhangi bir yerden ayrılmış, emekli olmuş bazı insanlar gazeteciliğe soyunuyor. Lütfen köşe falan yazabilirler, gazetecilik öyle basit bir meslek değil.

- Herkesin harcı değil.

- 1- çekirdekten yetişirsin, 2- okulunu okursun, saha tecrübesi edinirsin, yavaş yavaş girersin. İkisinde de hayatının bir dönemini, çoğu dönemini bu işe adaman gerekiyor. Bu iş adanmışlık işidir, bu iş öyle iki günde “Ben gazeteciyim.” diyen kişilerin işi değil, net. Bu işte benim genel yayın yönetmenim, Çorum Haber İmtiyaz Sahibi, Kurucusu, Baş Yazarı, Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Mehmet Yolyapar, yarım asrı bu işte harcamış, hayatının 50 senesini bu işe harcamış, adamış yani, örneği. Radyocu tanıdıklarımız var mesela. Birçok radyonun kapandığını gördüm ben, dile düştüğünü, eleştirildiğini ama çizgisinden hiç ayrılmamış, ahlaklı, seviyeli,her kesime hitap eden yayınlar yapmış, politikası net, demokrasi olan radyocu tanıdıklarım var. Ve hala yerlerini koruyorlar, mesela öyle olması gerekiyor yani. İki günde olacak iş değil bu. İki kişiyle üç kişiyle olacak iş hiç değil. Sadece okumakla olacak iş hiç değil. 45 gün, 50 gün, 3 ay büyük yerlerde staj görüp de dışarıda kalan insanlar var. Çünkü yetenek yok, o da lazım. Sadece okulu bitirmekle olmuyor, ezberdir o. Bir kere koklayacaksın haberi kendin, haberi kendin bulacaksın.    “ Şurada haber var, şunu yap.” tamam o da yapılır ama her zaman olmaz o. Sen üreteceksin bir kere yani.

- Üretken olacaksın yani.

- Üretken olacaksın, detaycı olacaksın, göreceksin. Görülmeyeni görmen gerekiyor.

- Bir de titiz olmak gerekiyor.

- Haber boyutunda evet, gerçekten titiz olmak gerekiyor. Bir de ben çok haber yazan insan gördüm. Özellikle yeni dönem, yeni medya, sosyal medya ağzı mı diyelim artık buna çok da bir şey söylemek istemiyorum ama birçok gazetecinin haberlerini okuduğumda Türkçe’nin çok dışında yani bir kere imladan anlamıyorlar, cümle kurmayı bilmiyorlar.

- İki kelimeyi bir araya getiremiyorlar değil mi ?

- Giriş, gelişme, sonuç bağlantısı yok. 5N1K’yla uzaktan yakından haberin alakası yok yani. Bu işi gerçekten, çocukluğundan beri hayal eden insanlar yapsın, geri kalanı yapmasın.