reklam
reklam
DOLAR41,8185% 0.17
EURO48,4166% -0.05
STERLIN55,6734% -0.02
FRANG51,9033% 0.23
ALTIN5.340,01% 0,04
BITCOIN121.089,75-0.837
reklam

UMUT HABER YAZARI RIZA AYDIN YAZDI..

Yayınlanma Tarihi : Google News
UMUT HABER YAZARI RIZA AYDIN YAZDI..
reklam

ŞAH İSMAİL’İN EĞİTİMİ ÜZERİNE MUHABBET

Değerli arkadaşlar;

Şah İsmail gibi on dört – on beş yaşlarında iktidar olan var mı diye bir soru var. Onun üzerinde düşüncemi sunacağım.

Bildiğim kadarıyla söylersem meşhur Sezar’ın 15 – 16 yaşında tahta geçtiği, Fatih Sultan Mehmet’in de 12 yaşında padişah olduğu bilinir.

Bazı insanlar vardır ki, onlar buzdağları gibidir, içlerinde görünenin altında görünmeyen kocaman bir tarihin barındığı bilinir; gerçeği anlamak için bu buzdağının görünmeyen o gizemli kalan yanını görmeye çalışmak gerekir; ben şimdi onu yapmaya çalışacağım, Şah İsmail’i anlamak için bu gerekli sanırım.

 

Konuya girmeden çok bilinen şu bilgiliyi anayım.

Hani derlerya Fransa’da bir çocuk derste, “öğretmenin ben aydın biri olmak istiyorum, aydın biri olmak için kaç üniversite bitirmeliyim” demiş.

Öğretmeni de “aydın bir kişi olman için en az üç üniversite bitirmen gerekir” demiş.

Çocuk, “iyi ya, yaşım daha genç bende aydın olmak için 3 üniversite bitiririm” demiş.

Öğretmeni de, “hayır” öyle değil demiş: “aydın biri olman için sadece senin 3 üniversite bitirmen yeterli olmaz, bunun birini babayın, diğerini de dedeyin bitirmiş olması gerekiyor, kültür bir süreklilik gerektirir” demiş derler.

Londra’da şu ilginç bilgiyi öğrenmiştim Cambridge Üniversitesi ile Oxford Üniversitesine anası babası üniversite mevzunu olmayanları kaydetmezlermiş.

Kişinin yetişirken nasıl bir eğitimden geçtiği hassas bir konudur; ünlü biyoğrofi yazarı İ. Deutscher, Marx için, O, Yahudi olmayan bir yahudidir. Marx 7 göbek Haham çocuğudur, onun kılı kırka yararcasına araştırma huyu, Haham kültüründen gelir demiş” derler.

 

Şah İsmaili’in eğitimini anlamak için de, onun hem çocukluğuna hem de bütün hayatına kısaca göz atmamız gerekiyor.

 

Şah İsmail’in baba tarafı, Safevi Dergahını kuran, meşhur Safevi Ailesine dayandığı için, bu yanının bilindiğini varsayarak bu tarafını çok yazmayım; O Şeyh Cünyd’in torunu, Şeyh Hayar’ın da oğludur. Aslında Şah İsmaili anlamak için bu atalarının hayatını da uzun uzadıya yazıp bilmek gerek ama ben sözü çok uzatmak istemiyorum.

Peki Şeyh Haydar (1459 – 1488) kim?

Taraftarlarının başına “Tacı Haydar” ya da “Haydari taç” denilen 12 dilimli kırmızı börk giydirdiği için Kızılbaşlar diye anılmalarına yol açan Şeyh Hayadar, bir yandan da Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan’ın (1423 -1478) hem bacısının oğlu, hem de damadı. Bence işin az bilinen, şeytanın gör dediği yer da burasıdır.

Uzun Hasan’ın iki eşi var, biri Türkmen bir kadın, diğeri ise Trabzon Rum imparatorunun Kızı Despina. “Seyyahların Gözüyle Sultanlar Ve Savaşları” adı ile dilimize çevrilen o dönemde Venedik’de yayımlanan bu kitapta “Henüz genç ve bekar biri olan Hasan bey’ Despina ile evlendi” deniyor, bu söylemden de anlaşılıyor ki Uzun Hasan bekarken Trabzon Rum imparatorunun Kızı ile evleniyor, yani ilk eşi Despina Hatun. (bakınız Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşları, Yeditepe yayınları 2012, sayfan 168).

Uzun Hasan’ın anası Saray Hatun, Akkoyunlu Devletini temsilen Trabzon Rum İmparatoru Calo Johannes ile görüşmeye gidince, Trabzon Rum İmparatorunun kızlarına hayran kalıp, Trabzon Rum İmparatorundan kızını oğluna eş olarak vermesini istemiş. O da kızımın dini inancını yaşaması için oğlun sarayının bahçesine Küçük bir kilise – Chapel yaptırır, kazımla göndereceğim dini heyeti de kabul ederse kızımı oğluna veririm demiş.

 

Saray Hatun bu şartları kabul edip, Diyarbakır da sarayın bahçesine küçük bir kilise yaptırmış, Trabzon Rum imparatorunun Kızı Despina Hatun da 60 kişilik bir dini heyetle Uzun Hasan’a gelin gelmiş; Despina’nın mezarı da bu kilisenin bahçesindedir. Bu kitapda ki anlatıma göre Uzun Hasan’ın ilk eşi Despina Hatun oluyor. Uzun Hasan’ın Despina Hatundan bir oğlu, üçte kızı olmuş. “Seyyahların Gözünde Sultanlar ve Savaşları” kitabında Ciovanni Maria Angiolello, Despina Hatunun bu kızları ile tanışıp konuştuğunu, bu kadınların Hristiyan olduklarını söylüyor.

Uzun Hasan’ın, Trabzon Rum İmparatorunun kazı ile evliliğinden olan kızı “Marta” ya da “Alemşah Beğüm” olarak bilinen kızını bacısının oğlu olan Şeyh Haydar ile evlendirmiş; bu evlilikten de üç erkek, üç kız çocuk dünyaya gelmiş, bu çocukların en küçüğü olarak da 1487’de İsmail dünyaya gelmiş. İlerde Akkoyunlu Devletinin başına geçip Şah olacak olan İsmail, işte bu İsmail.

 

İsmail doğduktan bir yıl sonra (1488’de) babası Haydar’ı, dayısı Yakup Bey (1464 -1490) öldürtüp, Tebriz’de, Şeyh Haydar’ın ölüsünü köpeklere yedirip, bacısı ile çocuklarını da bazı kaynaklara göre “İstahr“ diye bir kaleye hapsettirmiş, o dönemde yaşayan kişilerin yazdığı “Seyyahların gözü ile Sultanlar ve Savaşları” adıyla Türkçeye çevrilen, Ciovanni Mara Angiolello’nın kitabında verilen bilgiye göre ise de Şeyh Haydar’ın eşi ile çocukları Hristiyan Ermenilerin yaşadığı, Van gölündeki Akdamar adasında tutuklu bulundurulmuş. 1543 ile 1603 yılları arasında yalayan Şeref Han’ın yazdığı Şerefname kitabında da bu bilgi var.  Buna göre Şah İsmail, 3 yaşına kadar yani dayısı Sultan Yakup bey 1490 yılında ölene kadar, Van Gölü içindeki Akdamar adasında Hristiyan keşişten de eğitim almış. Şah İsmail’in anasının da Hristiyan olduğunu bu bilgiye eklersek, bu eğitimin önemi daha iyi anlaşılır.

Akkoyunlu Sultanı Yahup bey, 1490 yılında hamam sefası sırasında zehirlenip aniden öldürülünce, Uzun Hasan’ın oğulları arasında taht kavgası kızışıyor. Uzun Hasan’ın oğulları, Despinadan doğan kardeşleri olan Maksud (Maksut) Beyi, Uzun Hasan’ın öldüğü geçe öldürüyorlar, ( bakınız Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşları, Yeditepe yayınları 2012, sayfa 32).

Kimi kaynaklara göre Uzun Hasan’ın oğlu Rüstem bey, kardeşi Bay Sungura karşı Kızılbaşlardan yararlanmak için Şah İsmail ile kardeşlerini 1490’de Yakup Bey ölünce, tutuklu oldukları İstahr kalesinden çıkarır; Şah İsmailin ikibuçuk ya da üç yıl bu kalede tutuklu kaldığı bilinir. O dönemde yazılmış, çok önemli bir kaynak olan “Seyyahların gözü ile Sultanlar ve Savaşları” adıyla Türkçeye çevrilen, Ciovanni Maria Angiolello’nın kitabında anlatıldığına göre ise durum farklı. Bu kitaba göre ise Yakup Bey, Bacısı ile çocuklarını Van gölü içinde, Hristiyan Ermenilerin yaşadığı Akdamar adasında tutuklu bulunduruyor. Yakup bey hamam sefası sırasında zehirlenip aniden ölünce. Akdamar adasında yaşayan Ermeniler, Şah İsmail ile kardeşlerini Akdamar adasından götürmeye gelen askerlerden kuşkulanıp, Şah İsmail ile kardeşlerini vermeyerek buradan kaçmalarına yardımcı oluyorlar; konu için anılan kitabın 75 ile 179-180 sayfalara bakınız.

Akkoyunlu sultanı olan Rüstem Bey, Kardeşini öldürüp tasfiye edince, Şah İsmailin kardeşi Ali’nin güçlenmesinden de korkup, 1494’de Şah İsmailin abisi Yar Ali’yi öldürtüp, İsmaili de aratmaya başlıyor. Yar Ali ölmeden evvel tacını küçük kardeşi İsmaile vererek onu Kızılbaşlara Şeyh olarak atıyor.

 

Böylece 1494’de abisi Yar Ali öldürüldükten Sonra, Şah İsmail’in Tarikat ehli kişiler tarafından kaçırılıp saklı – gizli yaşadığı ilginç bir dönem başlıyor.

1487 doğumlu olan Şah İsmail aranmaya ya da saklanmaya başlandığı 1494’de kaç yaşında olur; 7 ya da 8 yaşlarında.

Bundan sonra Şah İsmail’i, Safevi Dergahının uluları yetişmesi için eğitmeye başlıyorlar. özellikle Lalası Şamlu Hüseyin Dedenin bu süreçte büyük Emeği geçiyor; Lalası Şamlı Hüseyin dede ile beraber, Şeyh Haydarın yardımcıları olan Safevi geleneğinin – Dergahının 7 ulusu İsmail’in hem korunması hem de eğitilmesi ile ilgileniyorlar. Bu kişileri bu yazıda anmak gerek diye düşündüm:

 

Şah İsmai’i Lahican bölgesine götürüp onu eğiten Kızılbaş alimler şunlar:

 

1- Şamlu Hüseyin Bey. Şah İsmail’in lalası olan Şamlu Hüseyin ona savaş sanatını öğretiyor.

2- Hadım Bey Şeyh Cüneyd ile Şeyh Haydarın en seçkin yardımcısı (Halife’si)

3- Kara Piri Kacar- Savaşçı Kızılbaşların ünlü komutanı.

4- Rüstem Bey Karamanlı

5- Bayram Bey Karamanlı

6- Abdullah Bey Dede. Şeyh Haydarı yetiştiren özel öğretmemi Lalası.

7- İlyas Bey, Aykut oğlu.

Bu bilgileri hemşehrim Haydar Erdoğan abinin çevirdiği, Azerbaycanlı bir yazar olan Güntay Gencalp’ın SAFEVİLER adlı kitabından aldım bakınız sayfa 120- 121. Yazar Şah İsmaili yermek için çok çaba sarf etmiş ama böylesi alınacak bilgiler de var. “Uzmanlık ehli” denen bu heyet, Şah İsmailin eğitimi için başka öğretmenlerde buluyorlar. Böylece Şah İsmail Arapçayı, Farsçayı, Kürtçeyi, Türkçeyi öğreniyor, savaş sanatını, Alevi EDEB’ini, bir mecliste oturup kalmayı, destur alıp konuşmayı, hitabet sanatını, şiir yazmayı vs vs öğreniyor. Şah İsmail’in Lehicanda kaldığı öğrenen dayısı Akkoyunlu Sultani Rüstem Bey, yörenin beyine İsmaili sormak için ant (yemin) içirmeye çağırdığında. Yöre beyi İsmaili, ağaçlarının üzerine yaptığı, yere koyduğu için, “benim toprağımda İsmail yok diye ant içiyor ya o dönem bu dönem işte.

Şah İsmail’i, Şah İsmail eden işte bu eğitim dönemidir. Nesimi bir şiirinde hocası olan Fazlullah Hurifi’den söz ederken şöyle ederya: “Sen Nesimi mantığında dinle Fazlullah’ı gör” bizde Hatayi’nin şiirlerini okurken bu eğitimin izlerini görebilmeliyiz.

Safevi Devleti kurulunca Lalası Şamlu Hüseyin dede, Şah İsmail’in baş danışmanı olur.

Şah İsmail, işte bu tarihi birikimin bir ürünüdür. Ondan söz ederken bu tarihi birikimi görmek gerekir. Bu hayatın içinden geçerek eğitilen Şah İsmail’in bundan neler ürettiği önemlidir. Aragon, Picasso’yu anlatan “Kıyısız gerçekçilik” adlı bir kitaba yazdığı önsözde, “İnsanların başına ne geldiği önemli değildir, önemli olan o kişinin bundan ne ürettiğidir” der ya bizde şimdi bu serencemleri yaşayan Şah İsmail Hatayi’nin ürettiği şiirlere bakabiliriz.

1487’de doğan İsmail 1500’de Akkoyunlu Devletinin başına Sultan oluyor, 1501’de başkent Tebriz’i elegeçiriyor. 23 Mayıs 1524’de de bu dünyadan göçüyor. Onu dünyadan GÖÇÜŞÜNÜN Beşyüzüncü yılında saygıyla anıyorum.

Şah İsmail’in, 1501 yılında Tebriz’i alınca, Dayısı Akkoyunlu Sultanı Yakup Beyin kızı Taçlı Hatun ile evlendiğini hem Walter Hınz’da okumuştum, hem de bu bilgi, “Seyyahların gözü ile Sultanlar ve Savaşları” adıyla Türkçeye çevrilen, Ciovanni Mara Angiolello’nın kitabında var. Bakınız, Yeditepe yayınları 2012, sayfa 82.

“Seyyahların gözü ile Sultanlar ve Savaşları” kitabının önemi şuradan geliyor: kitap bizzat o günlerde yaşayıp, olayların içinde olan kişilerce yazılmış; mesela Givanni Maria Angiolello 1473 de Otlukbeli Savaşına katılmış, Osmanlı Ordusunda yıllarca görev yapmış bir kişi olduğu kitapta anlatılıyor.

Kitabın şöyle bir özelliği daha var. Bir kızını Uzun Hasan’a ile evlendiren Trabzon Rum Kralı, iki kızını da Venedikli beyler ile evlendiriyor. Trabzon Rum İmparatorunun Venedik’e gelin giden kızlarının çocuklarını, Venedik hükümeti Uzun Hasan ile Şah İsmail’in Devleti ile ilişki kurdurmak için gönderiyor. İşte bu kişilerin Venedik hükümetine sunduğu raporlarda kitapta var. Kitap 1559 yılında Venedik’te ikinci kez yayımlanmış.

23 Mayıs 2024 Şah İsmailin Beşyüzüncü Ölüm yıldönümü, ölüm yıldönümünde onu saygıyla anıyorum.

Aşk ile

İriza Aydın. Mayıs 2024

Kaymak köyü.

reklam

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.